Rüzgarlı bir tepenin yamacındayım şimdi Kent suskun Ve istasyonlar ayrılık için var bu şehirde Imlası buzuk, üşümüş ve kirli bir çocuk olurum seni düşünürken Ömrüme iliştirdiğim martı leşleri yamalı bir geçmişi oynar Imtihanlar ve intiharlar üzerine kurulu hayatlardan Gecenin en serseri yanını alırım günceme Durup durup şiirler yazmak yoluna Yeni bir yaşam biçimim oldu son günlerde Kendimi sende kalabalık buluşum belki de bundan Her gece yorganımın altında sakladığım Kırlangıç sürüleriyle geliyorum sana Sen uykudayken Babam her gece ölüyor şimdilerde Annem nihavent bir çığlık oluyor Bana en çok sensizlik koyuyor Sonra babilin asma bahçelerine asıyorum kendimi Uyanmak için Eski bir aşkını anlatıyorken bana Konuştuklarından yapılma bir sessizlik oluyor ağzım Kaç kez kanıyorum bir bilsen (ya da hiç bilmesen) Sesinin ardında yüzün sessiz bir tabanca gibi duruyor Kendimi kötü kurulmuş bir cümle sanıyorum Gece yüklü bir kamyon uykularımı solluyor Yastığının altında yalnızlığın var biliyorum Oysa ben senden bir bardak su istedim Akdeniz değil Son yalnızı benimdir bu kentin Istanbul arkamdan gelir Ey hüznü yüzünde gülücük diye taşıyan kız Hep kendine mi saklarsın çocukluğunu Ağzıma bir bulut bulaşsa da yokluğundan yapılmış Kayadan seken kurşun En serseri yanımız olur kimi zaman Ve ben hep kendimi terk ederim senden Her katilin aşkı Her aşkın katili Bir öncekinin faili Hep ben olurum Hep ben ölürüm Içime uzanan koridorların ortasından Hep gülerdin beni görünce Bense sana hep geç kalırdım Sona kalırdım Sonra kanardım Yağmurlarla inseydin içime Içim senden yanaydı Yüzümdeki işgaller senden karaydı Seni sevmek en gizli ağlama biçimimdi Sana yazacaklarım sil sil bitmezdi Ve ben Sende hiçbir şeydim Sen bende her şeyken Canım yastığının altında biriktirdiğin yalnızlıklarım Kendine varlaşıp bana yoklaşan biri yapar seni Ve ne kadar kaçsan o kadar yakınsındır aslında kendine Geciken sevdalar yıkık kentlere benzer bilirsin Ve sevgisizlik alır bir gün seni benden Işte bu yüzden Sen hep sevil Hep sevil Sevil