Ekmek ve su kadar var geçilmez Karadeniz kadar vahşi Sansa deresi kadar karmaşık Diyarbakır gibi kapkaraydı gözlerin Cano Sen yanımdayken asi nehri gibi tersine akardı zaman Sensizlikte her biri asır olan günler, saatler, dakikalar, saniyeler velhasıl zaman Zaman kanatlanır uçardı Cano Ve sen hıtır kokardın dağlarım gibi ülkem dağlarım gibi Yıldız yıldız saçların dökülünce omuzlarına Cizre semaları seni kıskanırdı Cano Mermi sesleri duyulmaz olur sessizliğin gümbürtüsü kaplardı ortalığı Ellerin ellerin göğsümde gezinirken cudi gabar misali heybetim biter Malabadi olurdum ayakların altına erirdim erirdim erirdim Cano Pusuları mayınları iki yakayı pınarcığı çiçekliği yaviyi kara bağları unutur Fırat Dicle olurdum gözlerinin içine bakarken ölürdüm Cano Gözlerindeki ışıltıyı sevdayı yanıklığı gördükçe söverdim Munzur papatyasını Pervari balını şifa diye satanlara Cano Sövdükçe anlardım sövdükçe anlardım atıfın idamını mansurun isyanını rahmani babanın katlini ve Ferhat a dağ deldiren deliliğini anladıkça anladıkça anladıkça dağlara dağlara döner haykırırdım ALLAH KİTAP SİLAH çarpsın ki seni seviyorum seni seviyorum seni seviyorum hemde hiç istemediğin kadar ne neyler ne neyler bahtı karalım ne neyler ne neyler çık Suriye dağlarına da ordan bize el eyle ben öldüm Amman ölmesin tamamı...